Renzo Piano: "Duvar mı köprü mü inşa edeceğine karar verebilmek çok güzel. Ben köprü inşa etmeyi seçtim."
Centre Georges Pompidou (Paris), Malta Parlament Binası (Valletta), California Bilim Akademisi (San Francisco), Whitney Amerikan Sanat Müzesi (New York), Shard Kulesi (Londra) ve Kansai Uluslararası Havalimanı Terminal 1 (Osaka) gibi dünyaca ünlü birçok ünlü binaya imza atan 80 yaşındaki ünlü İtalyan mimar Renzo Piano ile dünyanın en etkileyici landmark binaları listesine giren, Stavros Niarchos Foundation Cultural Centre - SNFCC (Atina) üzerine...
Renzo Piano | Mimar |
Stavros Niarchos Vakfı Kültür Merkezi'nin gün geçtikçe daha da çok ziyaretçi ile buluşmasından çok mutluyum. Tasarladığım kültür merkezi içinde bulunan, Yunanistan Ulusal Operası, birçok performans ve gösteriye ev sahipliği yapıyor. Yakın zamanda ise, şehir kütüphanesi hizmete girdi. Ayrıca kompleks içinde bir park bulunuyor. Parkın tasarımı muazzam ama ama bu parkın yaratılmasında iki mükemmel kadın bulunuyor. İşlerini tutkuyla yapan biri Amerikalı, biri Yunan peyzaj mimarları: Deborah Nevins ve Helli Pangalou... Binanın ortaya çıkmasında, Stavros Niarchos Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Andreas Dracopoulos, kendim, teknik ekip ve tüm çalışanlar dahil olmak üzere, herkes kendi kişisel yatırımını ortaya koydu. Herkes aynı tutku ve özveriyi gösterse de, iki peyzaj mimarı kadının üzerinde durmak isterim. Binanın ortaya çıkma süreci içerisinde, bana gelip 'Şurada gördüğünüz zeytin ağacı acı çekiyor, onu nasıl kurtarabiliriz' demelerine şahit oldum. Ağaçlar ile konuşuyorlardı. Aslında hepimiz işimizde öyleyiz. Ben de binalar ile konuşurum.
Stavros Niarchos Kültür Merkezi Şehir Kütüphanesi |
Binalar ile konuştuğunuzda, onlara ne söylüyorsunuz?
Onlardan, tam olarak ihtiyaçları olanı ortaya koyacağım konusunda bana güvenmelerini istiyorum.
Tüm dünyada birçok binaya imza attınız ve Avrupa'da ve Amerika'da ofisiniz var. Tam olarak nerede evinizdeymiş gibi hissediyorsunuz?
Son 45 yıldır Paris'de yaşıyorum. Paris, benim evim diyebilirim. Genoa'da doğup, büyüdüm. Bu yüzden Akdeniz'de bulunan her yere kendimi yakın hissediyorum. Gezebilen - hareketli - evim olarak adlandırabileceğim bir teknem var. Genelde temmuz ayı olmak üzere, her yaz bir ay teknem ile seyahat ediyorum. Bu vazgeçemeyeceğim bir alışkanlığım. Denizde olmayı seviyorum. Tuzlu suyun olduğu her yerde evimde gibi hissedebilirim. Belirtmek gerekirse, bir mimar bu şekilde hissetmeli, bina yapacağı her yer ile bir bağ kurabilmeli. Aksi takdirde forma sadakatizlik olur. Tıpkı bir aktör veya aktrisin oynayacağı role girebilmesi gibi, mimarın da role girmesi için bina yapacağı yer ile bir bağ kurması gerekir.
Atina için de böyle hissettiniz mi?
Tabii ki.. Atina'ya bir çok deniz seyahati yaptım. Fiziksel seyahatlerim gemi seyahatlerimin yanı sıra, ruhen de spiritüel olarak da Atina'yı ziyaret ettim.
Kesinlikle evet.. Ama bu anca mimar olarak mesleğinizi en iyi şekilde icra ettiğinde mümkündür, bir de gezegenler uygun ise... (gülüyor) En yakın dostum ve aynı zamanda iş ortağım Richard Rogers ile, işsiz olduğum bir dönemde, bu tarz bir mesleki mutluluğu ilk kez 1971 yılında Centre Georges Pompidou ile yaşadık. Tabii ki, biz mimarlar herhangi bir değişimi tetiklemiyoruz. Bir mimar daha çok bir gazeteciye benzer: değişim sahnesine tanık olur, kaydeder ve gözlemlerini en iyi şekilde tercüme edip yorumlar. Aynı şekilde, Fransa Mayıs 1968 olaylarının toplumdaki kötü sonuçlarını kaydetmiştik. Benzer bir olayı da, Berlin duvarının yıkılmasından sonra, Berlin'de Potsdamer Platz tasarım ödülünü aldığımda yaşadım.
SNFCC neyi temsil ediyor? Atina'yı ne şekilde değiştirdiğini düşünüyorsunuz?
Değiştirecek mi bilmiyorum. Eminim ki, daha iyi bir yer olmasına az da olsa katkısı olacaktır. Stavros Niarchos Vakfı Kültür Merkezi, insanları bir araya topluyor. Bu toplanma alanı binanın verdiği mutluluğun ötesinde.. Beraberlik ve dayanışma alanının bir parçası olan bir yapı tasarlamış olmakdan duyduğum mutluluk.. Tüm bunların bizleri daha iyi birer insan yapacağını düşünüyorum.
Bunu cevaplamak imkansız. Bu soru biraz, 'hangi çocuğunu daha çok seviyorsun' sorusu gibi. (gülüyor). Ben binayı tek bir parça ve bir bütün olarak görüyorum. Bu soru, Atina halkına sormanız gereken bir soru. Yine de, bu yeni bina ile ilgili bu soruyu cevaplamaları biraz zaman alacaktır. Binalar, özellikle de kamusal binalar, özeldir; kullanıldıkça, insanlar o binaya dair anılar kazandıkça ve insanların yaşamının içinde bir parça haline geldikçe, sevilirler. İşte, SNFCC bu şekilde sevilecektir. Sadece binasının görselliği ve güzelliğinden değil, insanların ziyaret edişleri ve hayatlarında bir anıya mekan olması ile sevilecektir.
Müzelerin birer portre olduğuna dair bir söyleminiz var. Stavros Niarchos Kültür Merkezi bir müze değil olmasa da, bu bina için de bir portre diyebilir misiniz?
Elbette. Metaforik bağlamda, Atina'nın ve Yunanistan'ın bir portresi. Yunanistan denilince, aklınıza ne gelir? Deniz, rüzgar, ışık. Tüm bu unsurlar, Stavros Niarchos Kültür Merkezi'nde toplanıyor.
1998 yılında Pritzker ödülünü aldığınızda, bir kaşif olduğunuzu söylemiştiniz. Bu söz ile anlatmak istediğiniz nedir?
Su ile çevrili bir şehirde doğduysanız, tek düşündüğünüz suyun bir gün sizi alıp götüreceği ve dünyayı keşfedeceğiniz oluyor. Bu, birinci neden.
İkinci neden ise, yaptığım işin özü ile alakalı. Şirket olarak, hastaneden okula, adliyeden müzeye, bir çok farklı bina tasarlıyoruz. Bunların hepsinin tasarım sürecinde, binayı kullanacak kurumun kendine özgü işleyişi ve fonksiyonlarını incelemek, araştırmak, keşfetmek gerekiyor. Her yeni talep, yeni bir meydan okuma.
Yunanistan'ı ilk ne zaman ziyaret ettiniz?
1937 doğumlu biri olarak, bir savaş dönemi çocuğuyum diyebilirim. Ergenlik dönemime denk gelen 1950'lerde ise, insanların iyileşmesi gereken yaraları ve çözülmesi gereken problemleri vardı. Bu yüzden, pek seyahat etmek mümkün değildi. İlk seyahatimi 20'li yaşlarımda gerçekleştirebildim. İlk deniz seyahatimi ise, İon adalarına (Korfu, Paksos, Kefalonia, Ithaki) gerçekleştirdim. Sonraki deniz seyahatim, Korint Kanalı üzerinden Atina'ya idi. Sonra, Kiklad'a - Rodos ve Kratos gibi birbirinde farklı adalara- hayran kaldım. Başta bir Akdenizli idim ve sonra bir Avrupalı oldum. Deniz; ses, renk ve ışık dolu.
Sık kullandığınız Yunanca kelimeler var mı?
Çok var! Kalos kagathos, yakışıklı ve erdemli anlamına geliyor, fiziksel güzellik ve ahlaki güzellik. Nostos and nostalgia, sadece fiziksel değil aynı zamanda spiritüel bağlamda da, memlekete dönüş ve dönüşü ummak.
En sevdiğim Yunanca kelime: meltemi, meltem rüzgarı yazın çıkan güçlü bir rüzgardır. Meltem, denizcilerin en büyük sınavı ve meydan okumasıdır aynı zamanda. Sonunda kendi varmak istediği yere gitmek isteyen her denizcinin, rüzgarın savuracağı başka yerlere gitmemek için, bu rüzgar ile flört etmesi ve oynayabilmesi gerekir. Bir dakika bekleyin... (masasına gidip, çekmecelerini karıştırıyor ve elinde bir fotoğraf ile geri dönüyor)
Bu fotoğraftaki benim teknem Kirribilli, Kirribilli'nin Aborjin dilinde anlamı iyi balık tutulan nokta, fotoğraf Akdeniz'de ve meltem rüzgarında çekildi. Şahane değil mi?
Sizi birçok değişik şekilde tanımlıyorlar: şehir şairi, mimari filozof ve humanist... hakkınız daha bir çok tanımlama mevcut. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Öncelikle, babam gibi bir inşaatçıyım. Bina yapmaktan, binaları insanlar için işlevsel hale getirmekten ve bunu yaparken aynı zamanda yapılar üzerinden hikayeler anlatıyor olmaktan çok büyük keyif alıyorum. Bazen bana sanatçı deseler de, ben pek katılmıyorum. Sanatçı tanımlaması, biraz fazla gösterişli ve abartılı geliyor. Bunu söylememin nedeni sanatı sevmemem gibi anlaşılmasın, aksine: sanatı çok seviyorum. Sonucunda ben bir inşaatçıyım, olduğum bu. Duvar mı köprü mü inşa edeceğine karar verebilmek çok güzel. Ben köprü inşa etmeyi seçtim.
Stavros Niarchos Kültür Merkezi |
Stavros Niarchos Kültür Merkezi - Park |
Stavros Niarchos Kültür Merkezi Şehir Kütüphanesi |
Renzo Piano Röportajı
Blue Magazine, Aegean Airlines
Çeviri: Tuna Tonya